TRAVMA

"TEHLİKEDEYİM"

DEMEK

1930-1940 ve 1950 yıllarında psikoloji geliştikçe, aslında kelime olarak kullanılmayan ve ellilerde kelime olarak literatüre giren “travma” konusu işlenmeye başlandı….

Travma ‘tehlikedeyim’ demek. Travma nedir? Özünde çok yoğun korku ve öfke barındıran bir duygudur.

Hem korku, hem öfke; ikisi de bizi harekete geçiren duygulardır ve beden tehlikeyle karşılaştığında beyindeki amigdala ki ilkel zamanlardan beri sadece bunu yapar ve amigdalanın bir tek görevi vardır: Güvendesin, tehlikedesin! güvendesin, tehlikedesin! sinyallerini verir. Ve eğer tehlikede olduğunu algılarsa amigdala bedene der ki “kaç, kaçmak için korkuyu kullanacaksın, savaş savaşmak için öfkeyi kullanacaksın veya don, ölü ol ancak böyle kurtulacaksın”…

Bu ne demek? Bedenin yüksek stres hormonu salgılaması; kortizol ve adrenalin. Eğer tehlike karşısında vücut gereken kaçışı donuşu veya koşusunu yapabilirse stres hormonu sakinler ve hayat devam eder, bu travma değildir ve beyinde bir değişikliğe sebep olmaz ancak eğer kaçamazsak bu bir travmadır ve ancak psişemizi bölerek yaşayabiliriz.

Psişe dediğimiz şey ki zamanında ilk felsefe dilindeki psişe sadece ruh olarak algılanıyordu ancak bugün biliyoruz ki psişe kelimesinin içinde bedenimiz var, ruhumuz var, kurgularımız var, zihnimiz var, bilincimiz var, bilinçdışımız var. Dolayısıyla psişenin bölünmesi demek komple kendimizi bölerek yaşıyoruz demektir.

Dolayısıyla bir çocuk maruz kaldığı zorlanmaların karşısında ailenin içinde kaçamadığı için ancak psişesini bölerek yaşayabilir. Hayatına, uyumlanmak için ondan talep edilen ne ise onu yapmaya çalışarak devam eder. Ve kendi özüne ait bir sürü şeyi de bastırarak yaşar. Bu travmadır.

Bağlanma teorisi de buna maruz kalmış çocukları incelerken, aslında ne şekilde bağlandıklarını, neleri bastırdıklarını ve ileriki yetişkin hayatlarında da bu bağlanma şekliyle nasıl ilişkiler kurduğunu inceleyen John Bowlby tarafından başlatılan ondan sonra da Mary Aintsworth’un devam ettiği çalışmalar silsilesi sonucu oluşmuş ve bugün çok önemli bir teori haline gelmiştir. gittikçe kendi yerini bulan bağlanma teorisi gittikçe kendi yerini bulan ve tamamen travma ile bağlantılı bir teoridir.